Ağacın Kurdu İçinde Olurmuş

Yayın: 27 Ocak 2014 - Pazartesi - Güncelleme: 27.01.2014 16:01:37
Editör - Bülent Çakır
Okuma Süresi: 5 dk.
Google News

Ağacın Kurdu İçinden olurmuş

Hangi işi yaparsanız yapın, hangi Dine mensup olursanız olun mutlak surette yaşadıklarınızla inandıklarınız paralellik arz etmek zorundadır, ilkesiz insan ile kıblesiz insan arasında en ufak bir fark yoktur. Bir insan Müslüman’ım diyorsa onun gereğini yapacak, Hristiyan’ım veya Yahudi’yim diyorsa inandığı dinlerin gereğini yapacak, yok ben dinsizim veya Müslüman görünümlü münafıkım diyorsa onu da bu toplum bilecek. Öyle Müslüman Mahallesinde salyangoz satma dönemi yok artık, zira köprünün altından çok sular geçti. Bugüne kadar her şeyi kafalarına göre yorumlayıp, istedikleri gibi topluma sunanlar kaçacak delik armaya başladılar. Bu insanlar kendilerini akıllı başkalarını ahmak zanneden zavallı insanlardır. Ancak ellerinde bulundurdukları siyasi gücü yalakalık yaptıkları insanların durumuna göre ayarlayan bu zavallıların bittiklerini görünce ve yeni hedefler, yeni yalayacak insanlar bulmaya yelken açtıklarını görünce şaşırmıyorum. Neden şaşırmıyorsun derseniz herkes kendisine yakışanı ve karakterinin gereğini yapmak zorunda olduğundan bu tür insanlardan bundan başkası beklenemez.

 İlkelilerin dışlandığı, ayıplandığı, hor görüldüğü bir çağdayız artık. İlkesizlerin, “gemisini kurtaran kaptan” ; ilkelilerin ise “gemisini batıran kaptan” olduğu bir çağdayız.

Hakk’a elini uzatarak dönenlerin değil Hakkı’ya (!) elini uzatarak dönenlerin çağındayız artık! 

Rüzgârın estiği yöne doğru dönenlerin çağındayız. Çağımız “rüzgargülleri çağı” dır. Rüzgârgülü ilke tanır mı? Rüzgâra bakar, ne tarafa esiyor diye. Ondan sonra başlar dönmeye. Rüzgârgülleri, rüzgârın olduğu her yerde vardır. Mevsimsel değildirler. Ancak, gereksinim duydukları rüzgâr genellikle yüksek yüksek tepelerde olduğu için, onları böyle ortamlarda konumlanmış ve konuşlanmış olarak görürüz. Bu güllerin yönü rüzgârın yönü değiştikçe değişir; bu o kadar hızlı gerçekleşir ki bir yerde henüz ayak izleri belirmeden yerleri değişiverir. Bir gün sövdüklerine, ertesi gün kutsallaştırıp baş tacı yapabilirler. Aynı şeye birkaç dakika içinde hem evet hem de hayır diyebilir; zamanla, kısaca ha-vet demeye başlarlar. İlkesizlik her çağda kendini göstermiştir. Ama ilkesizlik, çağımızda ilke haline gelmiştir. Çağımızda ilkesizlik  “utanç”nedeni olmaktan çıkıp “övünç” kaynağı olmuştur. Omurgasızlığın verdiği biçimden biçime geçiş yetenekleri sayesinde “sanatçı(!)” konumunda değerlendirilmektedir ilkesizler. Ticarette, sanatta, dinde, siyasette… her alanda kıvırmaya devam etmekte ve artık yadırganmamaktadırlar. Onların yadırganmayıp üstüne üstlük bir de takdir görmeleri göstermektedir ki ilkesizlik artık ilke olmuştur. Rüzgârgüllerinin topluma zararlı haşereler olduğunu insanların artık anlaması ve onlara prim vermemesi gerekiyor. Bu konuda toplumda bir farkındalık uyandırmak gerekiyor.

Ey ilkesizlere alkış tutanlar!

Ey onlara imrenenler!

Ey kurtlara benzemek için tilkilik yapanlar!

Ey sahip oldukları değerleri ayaklar altına alıp ite kurda adam muamelesi yapanlar! Unutmayın,”Kurtla ortak olan tilkinin hissesi ya tırnaktır ya bağırsak.”

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.