Adayım diyen Geliyor

Yayın: 13 Temmuz 2013 - Cumartesi - Güncelleme: 13.07.2013 14:33:58
Editör - Bülent Çakır
Okuma Süresi: 6 dk.
Google News

Çat kapı  aziz bir misafir. Selam ve kelam faslından sonra hocam (neden se öyle diyorlar) malumunuz seçimler yaklaşıyor bende birikimlerimi değerlendirmek istiyorum. Sözün özü oyunuza talibim. Ne diyelim zor bir karar Allah(cc) hayırlı ve uğurlu etsin.

Devam eden günlerde başka bir dost vaaay hocam nasılsın iyimi sin?  İyiyim ya sen. Bende iyiyim sen!!. Sadede gelelim.  Biliyorsun adayım oyuna da herkesten çok ben talibim. Ne diyorsun. Ne diyelim. Pek anlayamadım aday oldun da oy mu istiyorsun,  yoksa adaylık konusunda istişareye mi geldin. Yok, lan ne salak adamsın adayım dünya âlem biliyor niçin yalandan lafı dolandırıyorsun. Eeee o zaman hayırlı olsun.

Bu hikâyeler bitmez ve üç aşağı beş yukarı bir birinin paralelidir. Seçime giderken hepimiz tanık olmuşuzdur. Seçilmek güzel şey ama seçmek daha güzel. Peki, gerçekten seçebiliyor muyuz? Ya da seçilenler kendisinin seçildiğine inanıyorlar mı? Hem evet hem hayır. Çok şükür ki ortada bir seçim var. Ancak önümüze konulanları seçiyoruz. Devamında takip, tespit, tenkit ve teklif şansımız yok.

Tecrübeyle sabit ki seçilirken olmasa da, seçildikten sonraki hali pür melalleri ile oyumuza talip olanlar oyunumuza uzaktan bakan el oluyorlar. Eskilerin devlet aklı dedikleri deli kız akıllı gelin olur hesabı bizim burun kıvırdığımız önemli zat-ı şahaneler makama gelir gelmez kendilerinden geçiyorlar.

Efendimiz(sav) iki kişiyseniz biriniz öncü ve lider olsun hadisi bize bir önderin lüzumunu tartışmasız ortaya koyuyor. Ama başka bir hadisi şerifte kıyamet alametlerinden birinin de işin ehlinden çıkması ya da ehil olmayanların önde olmasıdır diyor. Her iki elmas hakikati yan yana koyduğumuzda bir seçime ihtiyaç olduğunu ancak ne kadar hassas davranmamız gerektiğini de vurguluyor. Asrısaadette halife efendilerimizin seçilmelerini de dikkate alarak, günümüzde ulaşılan demokratik değerlerin sinir uçlarına insanı yerleştirerek şu sonuca ulaşabiliriz. Birincisi, bizde aday olmak yoktur aday gösterilmek vardır. Çünkü aday olmak oy verenlere en hafifinden saygısızlıktır. Hele eşitler arasında bir seçimse bu hakikat daha önemlidir.

Neden mi?

Efendimiz(sav) La tekün kellen alennas (Dostluğunuzu kimseye yük etmeyin)  diyerek bir hususa dikkatlerimizi çekiyor. Buradan hareketle evet gerçekten saygısızlıktır. Demek ki neymiş, aday olmak yok aday gösterilmek var. Bir kısım aklıselim müşavere ederek muhterem kardeşim sizi şu şu sebeplerden dolayı başımızda görmek istiyoruz diye teklif eder. Teklif edilende gerçekten istiyorsa kendi şartlarını ortaya koyar. Destek ister. Sonunda aday gösterilen ihtiyaca binaen, yani zaruret mahsurlu şeyleri mubah kılar fehvasınca aday olur.  Böylece havalar güneşliyken olmasa da karabulutların dolaştığı dönemlerde sıkıntılar paylaşılmış olur.

Konunun ikinci boyutu kimlerle nasıl çalışılacağı. Yani  ekip meselesi. Hz. Ali efendimize döneminin karışıklıkları sorulunca ‘’daha öncekilerin yardımcısı bendim benimki ise sizlersiniz’’ diyor. Yani yardımcılar liyakaten öndekinin önünde olmalıdır. Böyle bir ekip çelişki değil tevazünün formüle edilmiş organizasyonudur.

 

Kızın güzelini komşuları çirkinini annesi methi sena edermiş.

Son hususlardan biride seçilemeyeceğini bildiği halde seçime girenler. Bunlar en zeki gruptur.

Seçimlerde kendilerini gösterirler. İşaretlerler. Bakın ben buradayım der gibi. Ne yapsın kimse görmeyince ya ben demesin mi? Desin amcası, desin dayısı, o’da desin.

 

 

 Allah makamla değil, makamları yüceltenlerden etsin.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.