27 Kasım 2020 - Cuma

MANDIRA, AQUAPARK FİKRİNDEN DAHA KÖTÜ DEĞİL

Yazar - Bülent Çakır
Okuma Süresi: 7 dk.
Bülent Çakır

Bülent Çakır

civrilhaber@hotmail.com - 0542 612 59 75
Google News

Besihane, İnek değil de manda besihanesi olursa anlam kazanır.

 

Muhalefetin bugüne kadar Niyazi Vural dönemi ve çalışmaları ile ilgili geliştirdiği tek söylem; ‘iki yıl geçti verdiği hiçbir sözü - şeyi yapmadı’.

 

Belediye bünyesinde psikolog çalıştıralım dışında kendi ürettikleri bir şey de yok…

 

Bırakın getirmesin.

 

Sizin amacınız 2023 de Niyazi Vural – AK partiyi yenmek değil mi?

 

Bunu kendi beceri - çalışma - söylem - proje ile yapma şansınız olmadığına göre, bırakın verdiği hiçbir sözü yerine getirmesin.

 

Siz değil, o kendini yensin…

 

2023 de çıkar, ‘aha verdiğiniz oylar boşa gitti beş yıl boyunca hiçbir şey yapmadı’ dersiniz.

 

Çivril’in beş yılı gidiyor diye bahane bulacaksanız da kaçan beş yıllara bakın…

 

Çivril ne beş yıllar kaybetti.

 

***

 

Belediyenin en çok eleştirilen ismi, Latif Selçuk, şimdilerde geliştirdiği Besihane - mandıra fikri ile eleştiriliyor.

 

Kendisi, fikrin Niyazi Vural’dan çıktığını söylüyor.

 

Sonuçta onlar bir ekip. Kimden çıktığı önemli değil.

 

Başkan son bir aydır çok fazla makamda durmadığı için görüşme fırsatımız olmadı kimin fikri bilmiyorum.

 

Başkanın İzmir ve Ankara çalışma ziyaretleri sıklaştı.

 

Ellem, verdiği bazı sözler için gidip geliyordur.

 

Kayseri mantıcısına gidip kebap – mantı yiyecek değil ya…

 

***

 

Mandıra kurmak Çivril markası ile süt ve süt ürünleri satmak, kadın kooperatifini daha faal hale getirmek, markalaşmak…

 

Üreten bir belediye olmak, Çivril adına atılmış çok güzel ve olumlu bir adım.

 

Muhalefet konuya sadece inek ve besihane olarak baksa da…

 

Fikir ve çalışma, uzun vadede Çivril adına güzel bir gelişme.

 

‘Günde 100 litre çiğ süt satsak’ mantığı olmaz, aklı başında ve vizyon sahibi insanlarla 20 yıl sonra TİRE KOOP gibi bir marka olabiliriz.

 

Çivril’in yoğurdu,

Ayranı,

Tereyağı,

Sirkesi,

Sütü,

Peyniri.

Hepsi ayrı bir değer hepsi başlı başına marka.

 

Belence ’de çok güzel peynir yapan bu işi Avusturya’da öğrenenler var. Belence sütü ile Avrupa kalitesinde peynir…

 

Çapak, zaten yoğurtta marka olmuş durumda.

 

İğdir, aynı şekilde bakraç yoğurdu deyince akla ilk gelen yer.

 

Emircik’in manda kaymağı da oldu mu?

 

Çivril’in en büyük eksikliği elindeki değerlerin kıymetini bilmemesi,dolayısıyla kullanamaması.

 

Yıllardır derim, Denizli’de Bekilliler Katmer günü yapar. Katmer neredeyse Bekilli ile özdeşleşmiştir.

 

Protokol ve Denizli’ye dışarıdan gelen herkes, Katmeri sadece Bekilli de yapılır sanar, yerken Bekilli katmeri diye yer. Gittiği yerde Bekilli Katmeri der anlatır.

 

Çivril, Kaklık’tan sonra ne elmasını ne bükme - katmerini ne kaymaklı baklavasını ne elma sirkesini ne Hünnabını, ne çekirdeğini tanıtamıyor.

 

Çivril'de çok güzel Elma olduğunu Çivril ve köyleri biliyor. Amasyalılar bile Çivril’den elma alıp Rusya’ya Amasya elması diye satıyor!

 

Çekirdeğin Çal ve Baklan ‘da değil Çivril’de yetiştiğini bilen çok az.

 

Acıpayam ya da Çal’da ki mandıralara en çok süt Çivril’den gidiyor. İçtiğimiz ayran yediğimiz birçok peynirin Çivril’den giden sütlerden yapıldığını neredeyse bilen yoktur.

 

Ulusal çapta en az beş süt firması Çivril’den günlük tonlarca süt topluyor.

 

Topladığı sütü işleyip bize ayran, peynir, yoğurt olarak satıyor. Katma Değer…

 

Belediye, besihane mandıra işinde desteklenmeli. Muhalefet bu işe sadece başkan istedi gözüyle bakmamalı. Sonuçta Niyazi Vural mandıra yapacağım diye söz vermedi…

 

Çivril’in, elindeki ürünlerin gerçek değeri ve katma değer kazandırarak kullanması, markalaşarak girişimcilerin önünü açması gerek.

 

Mandıra fikri, Aquapark’tan daha kötü bir fikir değil. En azından başında hırsız yok!..

 

Yapılacak mandıra ya da besihane inek olarak değil de Manda ağırlıklı olursa zaten Emircik camız kaymağı ile bilinen Manda kaymağı, Manda yoğurdu coğrafi ürün olarak tescillenebilir.

 

Piyasada olan ürünlerden ziyade, Çivril farklı bir ürünle büyük bir adımla başlayabilir.

 

Kale’nin biberi ve biber tatarı,

Çal’ın üzümü,

Tavas’ın baklavası, pidesi,

Honaz’ın Cennet elması, Kirazı, Ergeni, ayvası, çekirdeksiz üzümü,

Sarayköy’ün Papaz eriği,

Buldan’ın simidi, Balcan aşı, sultani üzümü

Babadağ’ın keşkeği,

Çameli’nin Arap aşı, kuru fasulyesi, cevizi

Serinhisar’ın Leblebisi,

Bozkurt’un Kövme si,

Bekilli’nin Pekmezi,

 

Çivril’in de manda yoğurdu, manda kaymağı, peyniri, bakraç yoğurdu, süzme yoğurdu.

 

***

 

Mıknatısın aynı kutupları gibi ittik çoğu zaman birbirimizi.

Çok düşüncede hem fikirdik, ama bir türlü de anlaşamıyorduk.

O Sivri dilliydi, ben aklıma geleni söylüyordum galiba…

O yüzdendi anlaşmazlıklarımız, aynı kutuplardık…

Mahkemelik bile olmuştuk.

Haberle ilgili konuşmaya başlayınca ‘Yavrucuğum’ diye başlar, ‘Biz okulda böyle öğrendik’ diye bitirirdi sözünü.

Farklı bir tarzı vardı.

Her anlamda.

Sol’cuydu.

En çok, solcuyum diyenleri! beğenmez, onları eleştirirdi.

Güzel insandı, iyi biriydi, hayvanları ve mesleğini çok severdi.

Tarzıyla, konuşmasıyla hep dikkat çekti…

Yattığın yer cennet olsun Sebahattin Yaman.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları