SATILMASIN DA, BORÇLAR NASIL ÖDENECEK?
Bülent Çakır
civrilhaber@hotmail.com - 0542 612 59 75
Satılsın mı?
Satılmasın Tamam da, Bıçak kemiğe dayanmış.
Toplam borç 60, SGK’ya olan, 10 milyon lira yaklaşmış.
4 yıldır SGK primleri ödenmemiş. Esnafa iş yaptırılmış parası verilememiş.
Eee
Herkes alacağının peşinde.
Zamanında ödemezsen şimdi Gürpınardaki benzinliği satar, Kızılcasöğütteki kahveyi, Işıklıdaki soğuk havayı teminat gösterir ödersin.
***
Zamanında önüne gelen makam arabası biner düğün tümbek gezerse,
Amir oldum diyen, eşine dostuna Sığırkuyruğunda av evi yaparsa,
Emel Sayın konserini canlı izlicem diye Antalya’ya beş yıldızlı otellere giderse,
İğdir çamlığına 200 bin liradan fazla para gömer hesabını sormazsa,
Müdür getirir ayda 8 - 10 bin lira maaş verirse,
Temsil ağırlama gideri diye önüne gelene tablet canı isteyene saat hediye ederse,
Personel, canı isteyince Ankara’ya gider sabah akşam gezer tozar, kebap yerse,
Elinde 3 tane makam aracı varken deri koltuktan başkasında rahat etmiyorum diye süper lüks araç kiralar fıydır fıydır gezerse,
Elinde olanı satar, satamadığını teminat verir, ama öyle ama böyle o borcu ödersin…
***
Bir ara, Çivril bu meclis üyelerini ve başkanı unutmaz demiştim.
Unutmayacakta.
Çivril, 60 Milyonluk borca sürüklenirken hepsi baktı.
Kimse ağzını açıp tek kelime edemedi. Ya da işine gelmedi, etmedi…
O gün mecliste olup da bu harcamalara ses etmeyenler bugün kahve kahve gezip feryadı figan ediyor.
Aman kahvemiz satılmasın,
Benzinliğimiz gitmesin,
Soğuk hava bizim kalsın…
Tamam, satılmasın elimizden gitmesin, bizim kalsın da, borcu nasıl ödeyeceğiz.
Satılan tarlalardan gelen parayı da Kıbrıs’ta Antalya’da yediniz.
Bugün (göstermelik)yaptığınız bağırmanın yarısını o gün mecliste yapsanız, hem de bağırmadan…
Kamuoyuna bilgi verseniz, gidişatımız kötü, Primler ödenmiyor, Borçlar artıyor deseniz.
Bugün neresi satılacak, Neresi kalacak düşünmezdik. Kızılcasöğüt kahvesi üç dükkân bir fırınla 190 BİN eder mi hesap etmezdik…
Sizin ki, iş işten geçtikten sonra kapı dayaklamak.
O gün ses etmeyende, bugün satılığa çıkaranda, satılmasın diye bağıranda o gün meclisteydi.
Hepsi de gidişatı biliyordu.
Belediyenin günden güne battığının farkındaydılar.
Bir dönem daha mecliste oturmak, komisyonlardan toplantılardan huzur hakkı almak için konuşmadılar, göz yumdular.
Seçime gidiyoruz oy alacağız diyerek konuşmadılar, konuşanı susturdular.
Kimsenin kimseyi suçlamaya hakkı yok.
İki siyasetçi her nedense aralarında geçinemiyorlarmış. Araları tamamen açıldığı için onları barıştırmak adına hatırı sayılır birine götürmüşler. Birinci siyasetçi “Bu ahlaksız yok mu..” deyip adamın tüm ayıplarını ortaya döküp rezil/kepaze etmiş. Diğer siyasetçi de “Bu edepsiz, bu soysuz yok mu…?” deyip ondan aşağı kalmamış. Dinleyenler hatırlı adama dönüp: “Her iki tarafı da dinlediniz. Söyleyecekleriniz yok mu?” diye sormuşlar. Adam gülümsemiş:
-Her ikisi de doğru söylüyor, demiş.
Çivril batmış ağlayanı yok. Çivril’de hiç kimse soğuk hava deposu, benzinlik, kahvehane satılsın istemez. Ama ödenmesi gereken de bir borç var.
Beş yıl boyunca göz yumulan devasa bir borç. El Birliği ile 25 kişinin bile bile yaptığı bir borç...
Hesap soruyorum diyenler şov peşinde, oy devşirme peşinde. Satışa hazırlananlar günü kurtarma derdinde.
Şimdi biri diğerine ‘grup başkanvekiliydi görmezden geldi’ diyor, diğeri berikine ‘Denetim Komisyonundaydı tüm faturalar önündeydi her şeyi biliyordu neden sustun’ diyor.
Her ikisi de doğru söylüyor…
